DİĞER
“26 Ocak 2023 tarihli Mesut Varlık yazısını okuduğumda, aslında nasıl da önyargılarımızın kurbanı olabileceğimizi fark ettim. Çünkü yazıda birtakım tuhaflıklar, beni rahatsız eden, kelimelerle tarif edemeyeceğim bir şeyler vardı, neydi bunlar? Fark edemedikçe yazıyı tekrar okudum, okudukça, hislerimde haklı olduğuma daha çok ikna oldum...”
“Hiçbir yönetmenin hiçbir yazardan 'alıntı' yapmak için izin almasına gerek yoktur. Aksini düşünelim; yazarların yazılarında filmlerden sahneleri anlattığı, alıntılar yaptığı örnekleri saymaya başlayalım mı? 'Benim filmimden bahsedişinden hoşlanmadım' diye yönetmenler yazarlara, 'Bu oyunda tablomla dalga geçiliyor' diye ressamlar tiyatroculara... dava açmaya başlasa?”
“Erkek egemenliğinin yapıları çok sağlamdır zaten, o yüzden feminist mücadele bu kadar zorludur. Öte yandan feminizmin yapabildiklerini görünce, surda gedik(ler) açmanın zevkine varabilirsiniz! İradenin iyimserliği bu değilse nedir?”
"What we see in this exhibition are works created by Zehra Doğan with persistence and resilience during her prison sentence, using any surfaces, objects and materials she could find (including brushes made out of her own hair and menstruation blood used as paint; an expression of body politics in its fullest sense) and other manifestations of the alternative realm she created while in prison."
"Görülmemiştir adlı sergide gördüklerimiz, tutukluluk döneminde Zehra Doğan’ın ısrarla ve dirençle, hapishanede bulabildiği her şeyin üzerine ve bulabildiği bütün malzemelerle (buna kendi saçlarından yaptığı fırçalar ve boya olarak kullandığı regl kanı da dahil; tam anlamıyla beden politikası) yaptığı işlerden ve kurduğu alternatif alandan oluşuyor."
“Öteki” olmaya karşı çıkarken baskın kültürü sorgulayacak mıyız, kendi sesimizi duyurmak için farklı yollar deneyecek miyiz yoksa buna ayak mı uyduracağız?
Jak Şalom: Filmleri evlerimizde pizza yiyerek izlediğimiz zaman, kamusal alanı boşaltmış oluruz. Peki, bu neye yarar? Bu, bütün dünyada iktidarların işine yarar
Claudio Morandini: Günümüzdeki edebî eserlerde doğanın gizli, korkutucu, anlaşılmaz taraflarının ihmal edildiğine inanıyorum
Mahir Ünsal Eriş: Çünkü ben biraz eski bir insanım. Eskiye, gücünü ve etkisini kaybetmeden eskimişe karşı önüne geçemediğim bir ilgim oldu her zaman
Onat Kutlar'ı bizden ayıran ve gittikçe daha da vahşileşen teröre ve katliamlara inat, yeter ki perdesi kararmasın diye...
1950’de başlayan yeni bir öykü tarzında öncülerden, denemede özgünlerden, sinemada edebiyatçı kuşaktan, şiirde yetkin şairlerden... Ölümünün 22. yılında Onat Kutlar'ı şiiriyle anıyoruz...
Can Bahadır Yüce: Popülizmin iyice yükselişi, kötü romanların ilgi görmesi, “Yeni Türkiye”nin çirkinlikleri bizi yanıltmasın. Köşesinde, sessiz, o büyük yapıya tuğla taşıyanlar vardır
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.